NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
155 - (2636) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة
ومحمد بن
عبدالله بن
نمير وأبو
سعيد الأشج
(واللفظ لأبي
بكر). قالوا:
حدثنا حفص
(يعنون ابن
غياث). ح
وحدثنا عمر بن
حفص بن غياث.
حدثنا أبي عن
جده، طلق بن
معاوية، عن
أبي زرعة بن
عمرو بن جرير،
عن أبي هريرة
قال:
أتت
امرأة النبي
صلى الله عليه
وسلم بصبي
لها. فقالت: يا
نبي الله! ادع
الله له. فلقد
دفنت ثلاثة.
قال "دفنت
ثلاثة؟" قالت:
نعم. قال "لقد
احتظرت بحظار
شديد من النار".
قال عمر، من
بينهم: عن جده.
وقال الباقون:
عن طلق. ولم
يذكروا الجد.
[ش
(احتظرت) أي
امتنعت بمانع
وثيق. وأصل
الحظر المنع.
وأصل الحظار،
بكسر الحاء
وفتحها، ما يجعل
حول البستان
وغيره من
قضبان وغيرها.
كالحائط].
{155}
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe
ile Muhammed b. Abdillah ve Ebû Saîd E!-Eşec rivayet ettiler. Lâfız Ebû
Bekr'indir. (Dedilerki): Bize Hafs (yâni İbni Gıyas) rivayet etti. H.
Bize Ömer b. Hafs b.
Giyâs da rivayet etti. (Dediki): Bize babam dedesi Talk b. Muaviye'den, o da Ebû
Zûr'a b. Amr b. Cerîr'den, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle
demiş):
Bir kadın Peygamber
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e bir çocuğunu getirerek:
— Yâ Nebiyyallah! Bunun için Allah'a dua et!
Gerçekten üç tanesini (toprağa) gömdüm, dedi.
«Üç çocuk mu gömdün?»
— Evet!
«Muhakkak cehennemden
kuvvetli bir mâni ile korundun!» buyurdular.
Râviler arasından Ömer:
«Dedesinden dedi. Geri kalanlar «Talk'dan» dediler. Dede lâfzını anmadılar.
156 - (2636) حدثنا
قتيبة بن سعيد
وزهير بن حرب.
قالا: حدثنا
جرير عن طلق
بن معاوية
النخعي، أبي
غياث، عن أبي
زرعة بن عمرو
بن جرير، عن
أبي هريرة.
قال:
جاءت
امرأة إلى
النبي صلى
الله عليه
وسلم بابن
لها. فقالت: يا
رسول الله!
إنه يشتكي.
وإني أخاف
عليه. قد دفنت
ثلاثة. قال
"لقد احتظرت
بحظار شديد من
النار".
قال زهير: عن
طلق. ولم يذكر الكنية.
{156}
Bize Kuteybe b. Saîd ile
Züheyr b. Harb rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Cerîr Ebû Gıyas Talk b.
Muaviye En-Nehaî'den, o da Ebû Zûr'a b. Amr b. Cerîr'den, o da Ebû Hureyre'den
naklen rivayet etti. (Şöyle demiş);
Bir kadın Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e bir oğlunu getirerek :
— Yâ Resûlallah! Bu
çocuk rahatsızdır. Ben ondan korkuyorum. Gerçekten (toprağa) üç tane gömdüm,
dedi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Muhakkak cehennemden
kuvvetli bir mânı ile korundun!» buyurdular.
Züheyr: Talk'dan, dedi.
Künyeyi anmadı.
İzah:
Bu hadîsleri Buhârî
«Cenaze» bahsinde; Ebû Hureyre rivayetini Nesâî «Tefsîr»'de; îbnii Mâce
«Cenâiz» bahsinde; Ebû Said rivayetini Nesâî «Tefsir» bahsinde muhtelif
râvi-lerden tahric etmişlerdir.
Bu babda muhtelif hadîs
imamları otuz dokuz sahabeden hadîsler rivayet etmişlerdir.
«Yemini bozmayacak...»
tâbirinden murad; az bir zamandır. Bir adam bir yere ineceğine yemin etse,
yemininde durmuş olmak için bir an oraya inmesi kâfidir. Arablar buna
«Tahilletü'I-Kasem» derler. Ki yeminini helâl kılmak mânâsına gelir. Bu tâbiri
azlıktan kinaye olarak kullanırlar. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu
hadîsde :
«Müslümanlardan birinin
üç çocuğu ölürse, o cehenneme girmez. Girse de orada pek az kalır.» demek
istemiştir.
Hadîsin Ebû Saîd
rivayetinde Nebi (Sallailahu Aleyhi ve Sellem)'e geldiği bildirilen kadın Hz.
Enes'in annesi Ümmü Süleym'dir. Bazı rivayetlerde bu kadının Ümmü Hâni,
bazılarında da Ümmü Eymen olduğu bildiriliyor. Şu halde hâdise birkaç defa
tekerrür etmiş ve Resûlullah (Sallailahu Aleyhi ve Sellem)'e muhtelif kadınlar
müracaatta bulunmuş demektir. Hz. Ümmü Süleym'in: «Erkekler senin hadîsini
götürdü...» sözünden muradı: Onlar dâima senin yanında bulunuyor, din hususunda
bilgi alıyorlar. Biz kadınlar bunu yapamıyoruz. Bize de bir gün ayır da senden
dinimize ait bilgi alalım, demektir.
Resûlullah (Sallailahu
Aleyhi ve Sellem) Ümmü Süleym'in ricasını kabul etmiş ve kadınlara bir gün
tahsis ederek kendilerine Allah'ın emir ve nehiylerini bildirmiş; bu arada üç çocuğu
ölen kadının cehenneme girmeyeceğini de müjdelemiştir. Ümmü Süleym iki çocuğu
ölenin de bu hükümde dâhil olup olmadığını anlamak istemiş; Resûlullah
(Sallailahu Aleyhi ve Sellem) o anda kendisine gelen bir vahy ile yahut daha
önceden telâkki ettiği bir vahye istinaden :
«İki çocuğu ölen de
öyle!» sözünü üç defa tekrarlamıştır.
Müslim den başkalarının
rivayetinde :
«Bir çocuğu ölen de
öyle!» cümlesi de vardır. Nesâî'nin rivayetinde :
«Üç çocuğu ölen bir
kimse bunlardan sevab beklerse cennete girer.» buyurdu. Bunun üzerine bir kadın
kalkarak:
— Yahut iki çocuğu ölen! dedi. ResûluIIah
(Sallailahu Aleyhi ve Sellem) «İki çocuğu ölen de öyle!» buyurdular. Kadın :
— Keşke bir çocuğu ölen de deseydim! dedi.»
buyurulmaktadır. Ulemâ ölen çocukların bulûğa ermemiş olmaları meselesinde
hayli söz etmişlerdir. Bâzılarına göre bu annelerin küçük çocuklarına karşı
daha fazla muhabbet, şefkat ve sevgi gösterdikîerindendir. Bu sebepten ölen
küçük yavrularına daha çok acir ve buna katlanmaları nisbetinde daha çok sevab
kazanırlar. Zira âkil baliğ olan çocukları rahmet ve şefkate münafi harekette
bulunarak anne ve babalarına isyan etmiş olabilirler. Küçüklerden böyle bir şey
tasavvur olunamaz. Onlar muhatab değillerdir.
Bir takımları küçük
çocukların evleviyetle bu hükümde dâhil olduğunu söylemişlerdir. Onlara göre
henüz anne ve babasına hiç bir yardımı olmayan bir küçük hakkında hüküm bu
olunca yardımı dokunmaya başlamış çocuk hakkında evleviyetle aynı hüküm sabit
olur. Hadîs-i şerifin muhtelif rivayetlerinden anlaşıldığına göre torunlar bu
hükümde dahil değildir.
Deâmîs: Dü'mûsun
cem'idir. Dü'mûs esasen suda yaşayan küçük bir kurttur. Sudan hiç ayrılmaz.
Burada ondan murad; küçükken ölen çocuklardır. Onlar cennetin küçükleridir.
Cennetten ayrılmazlar. Kıyamette anne ve babalarına şefaat ederek, cennete
girmelerine sebep olurlar,